Modern Yaşamın Sessiz Salgını Stres
Stres, bedenin herhangi bir talebe veya zorlanmaya verdiği doğal tepkidir. Bir durumun tehdit edici, bunaltıcı veya baş edilemeyecek kadar zorlu algılanması durumunda ortaya çıkan fizyolojik ve psikolojik bir tepkidir.
Amerikan Psikoloji Derneği (APA- American Psychological Association) tanımına göre stres, günlük yaşamın getirdiği zorlanmalara verilen normal bir tepkidir. Ancak günlük işlevselliği bozduğunda sağlıksız olarak değerlendirilir. Vücuttaki hemen hemen her sistem üzerinde etkileri vardır. İnsanların nasıl hissettiğini, düşündüğünü ve davrandığını şekillendirir. Beden üzerinde fiziksel etkileri vardır ve yaşam kalitesini düşürür.
6 Maddede Stres
- Hayatta kalma mekanizmasıdır: “Savaş, kaç ya da donakal” olarak bilinen stres tepkisinin temel amacı hayatta kalmamızı sağlamaktır. Çevremizdeki tehditlerle başa çıkmamızı sağlayan evrimsel bir adaptasyon mekanizmasıdır. İster köpek saldırısı gibi fiziksel bir tehlike anında, ister reddedilme gibi sosyal bir tehlike anında, beyindeki hipotalamus adı verilen bölüm vücudun alarm sistemini harekete geçirir. Bu alarm sisteminin devreye girmesiyle birlikte adrenalin ve kortizol gibi hormonların salgılanması tetiklenir. Bu hormonların görevi, vücudu savaşarak, kaçarak ya da dona kalarak tehlike ile baş etmeye hazırlamaktır. Örneğin adrenalin kalp atış hızını ve kan basıncını artırır böylece kişinin uyanıklığı artar ve potansiyel tehlikelerden daha hızlı kaçabilir. Kortizol, glikozun kan dolaşımına salınmasını tetikleyerek kaslar için anında bir enerji kaynağı sağlar. Stresli olduğunuz zamanlarda tuvalete daha sık gittiğinizi ya da bağırsaklarınızın daha fazla çalıştığını fark etmiş olabilirsiniz. Bunun nedeni stres zamanlarında, sindirim ve bağışıklık gibi tehlike anında hayatta kalmak için acil olmayan sistemlerin arka plana atılmasıdır. Bunun yerine dolaşım ve solunum sistemi gibi hayati önemi olan sistemlere öncelik verilir. Eğer bir köpekten koşarak kaçmanız gerekiyorsa solunum sistemi aktive olur, daha hızlı nefes alıp verirsiniz ve böylece kaslarınıza daha fazla oksijen gider. Bu da daha hızlı koşmanızı sağlar.
- Tek çeşit stres yoktur. En temel stres çeşitleri akut stres, epizodik akut stres, kronik stres ve pozitif strestir. Akut stres en yaygın stres türüdür ve kısa vadelidir. Kişinin yaşamındaki günlük zorlanmalardan ve baskılardan kaynaklanır. Örneğin son teslim tarihi yaklaşan bir ödev, aniden çıkan taşınma zorunluluğu akut stres sebebi olabilir. Epizodik akut stres, kişinin sıklıkla akut stres yaşamasıdır. Tekrar eden sinirlilik ve ilişki sorunlarına yol açabilir. Sağlıklı sınır çizmeyi öğrenmek, ertelemenin önüne geçmek gibi bazı yaşam tarzı değişiklikleri yapma ve yeni beceriler öğrenme ihtiyacına işaret ediyor olabilir. Kronik stres uzun vadeli bir strestir. Stresli bir iş, mutsuz bir aile ortamı veya uzun süreli ekonomik sorunlar gibi stres faktörlerine sürekli maruz kalmaktan kaynaklanabilir. Savaş, kaç ya da donakal tepkisi çok sık devreye girer. Bu da sinir sisteminin sürekli uyarıldığı anlamına gelir ve hem psikolojik hem de fiziksel sağlık için iyi değildir. Pozitif stres ise heyecan, motivasyon ve tatmin duygularına katkıda bulunan stres türüdür.
- Her stres kötü değildir: Pozitif stres zorlansanız bile motivasyonunuzu kaybetmemeninizi sağlayan, göreve odaklanmanızı sağlayan strestir. Önemli bir sınavdan önce yaşanan stres, daha iyi performans göstermenize ve o an için hayatınızda sınavı önceliklendirmenize yardım eder. Tipik olarak zorlu ve bunaltıcı duygularla ilişkilendirilen stresin aksine pozitif stres, heyecan, motivasyon ve tatmin duygularını besler. Rekabet içeren sporlar, büyük bir davet vermek, yeni bir şehre taşınmak pozitif stres tetikleyicilerine örnek verilebilir. Öte yandan bir kişi için pozitif strese yol açan bir durumun, bir başkası için akut stres tetikleyicisi olabileceğini unutmamak gerekir. Bu fark kişinin içinde bulunduğu durumu değerlendirme şeklinden kaynaklanır.
- Bilişsel becerileri olumsuz etkiler: Bir miktar stres bilişsel becerileri arttırır. Ancak stres kronik hale gelmeye başladıkça olumsuz etkiler yaşanmaya başlar. Kısa ve uzun süreli hafıza, dikkat, konsantrasyon, karar verme, problem çözme, öğrenme gibi becerilerin zayıflamasına yol açar.
- Stresin zararlı olduğuna inanmak: Stres, zararlı olduğuna inandığınızda zararlıdır. Stanford Üniversitesinde sağlık psikoloğu olan Kelly McGonigal, “The Upside of Stress: Why Stress Is Good for You, and How to Get Good at It” adlı kitabında Wisconsin Üniversitesi’nde 2012 yılında yapılan bir araştırmadan bahsediyor. Çalışmada çok fazla stres yaşayan insanlardan sadece stresin zararlı olduğu inancına sahip kişilerin ölüm riskinin yüksek olduğu ortaya koyuluyor. Stresli olduğunu bildiren ancak bu durumun kendileri için zararlı olduğunu düşünmeyen kişiler, çalışmaya katılanlar arasında en düşük ölüm riskine sahip kişiler.
- Sosyal desteğin rolü: Güçlü ve destekleyici sosyal bağlantılara sahip olmak, stresin olumsuz etkilerini dengeleyebilir. Sosyal etkileşim, stresi nasıl algıladığımız ve yöneteceğimiz konusunda çok önemli bir rol oynar. Bazı insanlar stresli olduklarında sosyal etkileşimlerden çekilme eğilimindedirler. Stresli zamanlarda sosyal etkinlikleri önceliklendirmek ve sevilen kişilerle zaman geçirmek bu dönemi daha kolay arttırmaya yardımcı olabilir.
Stres ve Anksiyete Arasındaki Fark
Stres ve anksiyete benzer semptomlara sahiptir ancak farklı durumları ifade ederler. Stres genellikle dışsal bir tetitikleyici nedeniyle yaşanır. İş yükünün artması, sevilen biriyle anlaşmazlık yaşamak ya da para kaybetmek gibi tetikleyiciler strese sebep olabilir. Öte yandan anksiyete belirli bir tetikleyici olmadan da yaşanabilir.
Stres, stres etkeni ortadan kaldırıldığında azalır ve zamanla yok olur. Anksiyete ise tetikleyiciler ortadan kalksa bile hafiflemeyen aşırı endişeler olarak tanımlanabilir. Kişi endişelenecek birşey olmadığını bilse bile anksiyete yaşamaya devam edebilir.
Anksiyete kişinin günlük işlevselliğini, ilişkilerini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Stresin de olumsuz etkileri vardır ancak bu etkiler stres tetikleyicisi ortadan kalktığında ortadan kaybolur ve kişi rahatlar. Anksiyete belirli bir tetikleyiciden kaynaklanmadığı için anksiyete yönetimi stres yönetimine göre daha zorlu olabilir ve profesyonel yardım gerektirebilir.
İşe Bağlı Stres
Günümüzün modern toplumunda iş yaşamı stresin en önemli tetikleyicilerinden biridir. İş ile ilgili stresin yaygın nedenleri:
- Aşırı iş yükü
- Gerçekçi olmayan beklentiler
- Karar verme süreçleri üzerinde kontrol eksikliği hissetmek
- İş ve özel yaşam dengesinin zayıf olması
- Rollerin, sorumlulukların veya beklentilerini belirsiz olması
- İşyerindeki çatışmalar veya mobbing yaşamak
- İşten çıkarılma korkusu
- Mikro yönetim uygulayan bir yönetici ile çalışmak
- Yapılan işin takdir görmemesi
Stresle Başa Çıkma Yolları
Stresle başa çıkma yolları ihtiyaca göre kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ancak temel yaşam tarzı değişiklleri ile stres ile başa çıkmak ve psikolojik bağışıklığı güçlendirmek mümkündür.
- Düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite
- Yeterli ve dengeli beslenme
- Düzenli uyku rutini
- Görevleri önceliklendirmek ve ertelemenin önüne geçmek
- Sağlıklı sınırlar çizmek ve gerekli olduğunda hayır diyebilmek
- Psikolojik farkındalık kazanmak. Sizi strese sokan düşüncelerinizi, davranışlarınızı fark etmek, bunları dönüştürme yolunda ilk adımdır.