Anksiyete Nedir? Etkileri Nelerdir?
Yaşamın özellikle stresli bir dönemindeyken zaman zaman anksiyete yaşamak çok normaldir. Örneğin topluluk önünde konuşma yapmak, yaşanan maddi zorlukların üstesinden kolayca gelememek çoğu birey için zor durumlardır. Yaşadığımız bu duygularla sağlıklı bir şekilde başa çıkabildiğimiz sürece ya da başa çıkabilme kapasitemize güvendiğimiz sürece aslında bir problem yaşamadan günlük hayatımıza devam edebiliriz.
Anskiyetenin işlevi
Belirli ölçüde anksiyete işlevsellik için gereklidir. Anksiyetenin seviyesi çok fazla olursa işlevselliğe zarar verir. Eğer çok az olursa da işlevselliğe zarar verir. Orta düzeyde anksiyete etkin işlevselliğin olmazsa olmazıdır. Bir tehdit karşısında hayatı koruma ve kaçış reaksiyonlarını aktive etme görevi vardır. Bu tehdit hem içten hem de dıştan gelen bir tehdit olabilir. İçten gelen tehditlere karşı psikolojik savunma mekanizmalarını harekete geçirirken, dıştan gelen tehditlere karşı da organizmayı harekete hazırlar. Bir ormanda size doğru hızla koşan bir aslan gördüğünüzde kaçmanızı sağlayan yaşadığınız anksiyetedir. Bu durumda hiç anksiyete yaşamayan kişinin aslanın saldırısına uğraması olası ve üzücü bir sonuçtur. Kısaca anskiyete organizmanın hareketliliği için gerekli bir mekanizmadır.
Normal ve problem yaratan anksiyete
Normal anksiyete kısa sürer ve geçicidir. Var olan gerçek bir tehlikeden kaynalanıyordur ve tehlike ortadan kalktığında kaybolur. Normal anksiyete adaptif değişimin kapısını açar. Eğer anksiyete varsa, başa çıkma mekanizmaları devreye girmiş demektir. Anksiyete sonucunda yıkıcı bir hasar oluşmaz.
Problem yaratan anksiyete çevreden ya da içten gelen bir tetikleyici olmasa bile ortaya çıkar. Derecesi tehlikeye göre çok fazladır. Normal anksiyete gibi kısa süreli değildir, uzun sürer. Kullanılan başa çıkma mekanizmalarına hasar verir. Anksiyete sonucunda yıkıcı bir hasar oluşur.
Peki anksiyete ne zaman problem olmaya başlar?
Problem, anksiyetnin yaşamın her alanında ve her anında yakanızı bırakmadığında, yani hayatınızı ele geçirdiğinde ortaya çıkmaktadır. Aslında psikopatoloji anksiyetenin varlığına bağlı olarak oluşmaz. Psikopatolojiyi oluşturan anksiyetenin her zaman ve her yerde var olmasıyla ve bireyin savunma mekanizmaları ile olan etkileşimi sonucunda oluşur.
Anskiyete yaşayan bir kişinin dünyası
Açık ve yakın bir tehlike olmaksızın sürekli anksiyete duyar. Dünya onun için tehlikeli bir yerdir. Düşünceleri ve duyguları yaşamın kendisi olarak görür ve onların gerçek yaşam kadar tehlikeli olduğunu düşünür. Bir tehlike ile karşılaştığında onun için en etkili baş etme yolu kaçınmaktır. Sürekli tetiktedir. Tedavi olmak yerine tedbirli olmanın işe yarayacağını düşünür.
Yaşadığınız anksiyete, ilişkilerinizi etkiliyor, iş yaşamında sorun yaşamanıza sebep oluyor ve yaşam kalitenizi düşürüyorsa bu rahatsızlığın tedavi edilmesi gerekir. Eğer aşağıdaki semptomları sürekli olarak deneyimlediğinizi düşünüyorsanız, profesyonel destek almanız daha iyi hissetmenize yardımcı olacaktır.
- Anksiyetenizin şiddeti sürekli yüksekse
- Endişelerinizi kontrol altına almanın zor olduğunu düşünüyorsanız
- Uykuya dalmada ve uyanmada zorluk yaşıyorsanız.
- Kulağa mantıksız gelen ama inanmaktan vazgeçemediğiniz korkularınız varsa.
- Sosyal ilişkiler kurmada zorluk yaşıyorsanız
- Otobüse binmekten, kalabalık bir ortamda bulunmaktan korkuyorsanız.
- Beklenmedik bir anda atak yaşıyor ve bu atağa bedensel bir belirti eşlik ediyorsa.
Ve evet, yaşadığımız endişeler, korkular, anksiyete hepsi bizim. Sahip olduğumuz diğer olumlu ve olumsuz yanlarımız gibi. Fakat biz sadece bu endişe, korku ve kaygılardan ibaret değiliz. Hümanistik yaklaşımın da dediği gibi; insan parçalarından daha büyüktür.