ozge logo light
İletişim
[email protected]
0530 447 69 43
Kültür Mahallesi 1380 Sokak Alyans Apartmanı B Blok No:4 D:12, 35220 Konak / İzmir
Sosyal
Image Alt
kaygi bozukluklari ve bas etme yollari izmirde ve online destek

Kaygı Bozuklukları ve Baş Etme Yolları: İzmir’de ve Online Destek

Kaygı Bozuklukları ve Baş Etme Yolları: İzmir’de ve Online Destek

Günümüzde kaygı ve anksiyete bozuklukları giderek daha yaygın hale gelmekte. Öye yandan anksiyete bozuklukları dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir sorun olmasına rağmen sıklıkla yanlış anlaşılıp gözden kaçabiliyor. Bu yazıda anksiyete bozuklukluklarının farklı biçimleri, anksiyete semptomları ve en önemlisi kaygı yönetiminde kullanılan psikoterapi yöntemlerine yönelik bilgiler yer almakta.

Anksiyete Bozuklukları Nelerdir?

Anksiyete bozuklukları, aşırı endişe, korku ve panik ile karakterize olan bir dizi psikolojik problemi kapsayan geniş bir tanımdır. Bu psikolojik problemler yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu veya spesifik fobiler gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Panik ataklar, ani ve yoğun korku hissi ve fiziksel semptomlar anksiyete bozukluklarına eşlik edebilir. Farklı anksiyete bozukluklarının ortak noktası yönetilemeyen kaygı olsa da her bozukluğun tablosu birbirinden farklıdır. Örneğin sosyal anksiyete bozukluğunda sosyal etkileşimlerde aşırı kaygı ve kaçınma davranışları ön plandadır. Yaygın anksiyete bozukluğu ise birden fazla yaşam alanına yönelik kaygı ile kendini gösterir. 

En sık karşılaşılan anksiyete bozuklukları aşağıdaki gibidir:

  1. Yaygın Anksiyete Bozukluğu (GAD): İş, sağlık, aile ilişkileri, mali durum, yakın ilişkiler, romantik ilişki gibi yaşamın çeşitli yönleriyle ilgili sürekli ve aşırı endişe yaşanmasına sebep olur. Bu endişe içinde bulunulan durum ile orantısızdır ve kontrol etmek genellikle zordur. Huzursuzluk, yorgunluk, kas gerginliği ve konsantrasyon güçlüğü gibi fiziksel semptomlara yol açabilir.
  2. Panik Bozukluk: Panik bozukluğu olan bireyler, ani ve yoğun korkuya sebep olan panik ataklar yaşarlar. Bu panik ataklar tekrarlayıcıdır. Panik atak sırasında kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı gibi fiziksel semptomlar yaşanır. Panik ataklar belirli tetikleyicilere yanıt olarak yaşanabileceği gibi ortada hiçbir sebep yokken de yaşanabilir. Herkes yaşamının belirli döneminde bir ya da iki kez panik atak yaşayabilir. Oldukça normal bir durumdur. Ancak klinik olarak panik bozukluk tanısının konması için bu atakların sık yaşanması, işlevselliği olumsuz etkilemesi (örneğin kişinin panik atak yaşama korkusu nedeniyle otobüse binemediği için işe geç kalması), kişinin panik atak yaşamamak için belli yerlerden ve durumlardan kaçınması ve panik atak yaşamadığı zamanlarda da  panik atak yaşamaya yönelik endişe duyması gerekir. 
  3. Sosyal Anksiyete Bozukluğu: Sosyal fobi olarak da bilinen sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal durumlarda ve performans gerektiren durumlarda yaşanan kaygı ile karakterizedir. Sosyal fobisi olan kişiler başkalarının onları yargılayabileceği durumlara karşı yoğun bir korku yaşarlar. Bu korku, iş toplantıları, sosyal etkinlikler veya sunum yapma gibi durumlarda yaşanabilir. Kişi kaygıyı hissetmemek için sosyal etkileşimlerden zamanla kaçınmaya başlar. Kızarma, terleme, titreme ve mide bulantısı gibi fiziksel belirtiler sosyal kaygıya eşlik edebilir.
  4. Spesifik Fobiler: Yükseklik, örümcek, uçağa binme veya kapalı alanda bulunma gibi belirli nesne veya durumlarda duyulan orantısız korkulardır. Fobik uyarana maruz kalmak veya o uyaran düşünmek bireyde yoğun kaygı veya paniğe yol açar ve kişi zamanla fobik uyarandan kaçınmaya başlar. 
  5. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB): İstenmeyen düşünceler (takıntılar) ve bu düşünceleri bastırmak için gerçekleştirilen tekrarlayıcı davranışlar (kompulsiyonlar) ile karakterizedir. Obsesyonlar, kişinin istemediği, rahatsız edici veya endişe verici düşüncelerdir. Örneğin, mikrop korkusu olan bir kişi sürekli olarak ellerini yıkamak (kompulsiyon) zorunda olduğunu düşünebilir veya zarar verme korkusu yaşayan biri sevdiklerine zarar verebileceği düşüncesini zihinde sürekli tekrar edebilir. 

Anksiyete Kişiyi Nasıl Etkiler?

Anksiyete bozukluğuyla yaşamak ara sıra gergin hissetmek veya evhamlı biri olmaktan açok daha fazlasıdır. Kişinin ilişkilerini, kariyerini, sosyal yaşamını, akademik hayatını etkileyen devamlı bir mücadele halidir. Anksiyete bozukluklarının yoğunluğu, yaşanan sıkıntının sıklığı ve kişinin yaşamına olan etkisi kişiden kişiye büyük ölçüde farklılık gösterir. Bu etkileri zihinsel, duygusal, fiziksel, davranışsal gibi gruplara ayırabiliriz.

Zihinsel ve Duygusal Etkiler:

  • Tehlikeli olmayan durumlarda bile hissedilen sürekli endişe ve korku hali
  • Konsantre olmada ve görevlere odaklanmada zorluk
  • Sinirlilik 
  • Huzursuzluk veya gergin hissi
  • Büyük bir felaketin yaklaşmakta olduğu hissi
  • İstenmeyen-zorlantılı düşünceler (OKB’de)

Fiziksel Etkiler:

  • Baş ağrısı, sırt ağrısı veya çene ağrısına yol açan kas gerginliği
  • Dinlenmekle geçmeyen yorgunluk
  • Hızlı kalp atışı veya çarpıntı
  • Nefes darlığı veya nefes almada zorluk
  • Terleme, titreme 
  • Mide bulantısı veya sindirim sorunları
  • Uykusuzluk veya aşırı uyuma gibi uyku bozuklukları

Davranışsal Etkiler:

  • Kaygıyı tetikleyen durum, yer veya kişilerden kaçınma
  • Erteleme 
  • Karar vermede zorluk, sıklıkla ikilemde kalma
  • Kompulsiyonlar (OKB’de)
  • Sağlıksız bir başa çıkma mekanizması olarak madde bağımlılığı veya alkol kullanımı
  • Sosyal izolasyon (sosyal anksiyete bozukluğunda)

İlişkiler Üzerindeki Etki:

  • Anksiyete belirtileriyle ilgili yanlış anlamalar veya çatışmalar nedeniyle gergin ilişkiler
  • Arkadaşlıkları başlatmada veya sürdürmekte zorluk
  • Güvence arama nedeniyle başkalarına bağımlı hale gelme

Günlük Yaşam: 

  • Konsantre olmada veya görevleri tamamlamada yaşanan zorluk nedeniyle iş veya akademik performansın gerilemesi
  • Ertelenen işler veya tıbbi harcamalardan kaynaklanan mali sorunlar 
  • Günlük rutinlerin bozulması
  • Egzersiz veya sağlıklı beslenme alışkanlıklarının ihmal edilmesi 
  • Genel yaşam kalitesinin ve yaşamdan alınan zevkin azalması

Anksiyete Tedavisi ve Psikoterapi Yaklaşımları

İzmir’de anksiyete terapisi, bu bozuklukların yönetilmesinde önemli bir rol oynar. Bilişsel davranışçı terapi, kabul ve kararlılık terapisi ve şema terapi sıklıkla kullanılan psikoterapi yaklaşımlarıdan bazılarıdır. Online kaygı danışmanlığı da terapiye erişimin daha kolay olması nedeniyle giderek daha popüler hale gelmektedir.

Anksiyete Bozuklukları ve Bilişsel Davranışçı Terapi

Bilişsel davranışçı terapi (BDT), anksiyete tedavisinde oldukça etkili ve sıklıkla kullanılan bir yaklaşımdır. Bu terapi yaklaşımında kaygıyı tetikleyen düşünce kalıplarını değiştirme ve sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirme üzerine odaklanılır. Düşünce, duygu ve davranışların birbirini etkilediği ve bu etkileşimin değiştirilebileceği fikrine dayanır. BDT, kişinin düşünceleri ve davranışlarının arasındaki ilişkinin farkına varmasına ve bu ilişkiyi sorgulamasına yardımcı olur. Anksiyete bozukluklarında kişinin endişe ve korku içeren düşünceleri genellikle gerçekçi değildir veya abartılıdır. BDT, bu olumsuz düşünce kalıplarını tanımlamayı, sorgulamayı ve değiştirmeyi hedefler. Ayrıca gevşeme teknikleri, sağlıklı iletişim kurma gibi beceriler ile duygusal düzenleme desteklenir. 

Anksiyete Bozuklukları ve Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT)

ACT, temelinde kabul ve kararlı eylem tutumları vardır. Kişinin değerleri ile uyumlu davranışlarla hayatını zenginleştirmesine odaklanır. Anksiyete bozukluğu olan kişiler genellikle kaygıları ile meşgul oldukları için yaşamda birçok şeyden kendilerini mahrup bırakabilirler. Bu yüzden ACT kaygı ile mücadeleyi kişinin bırakıp önceliklerine odaklanmasına yardım eder. Bunun için zorlu duygular yaşamının bir parçası olarak görülür. 

Anksiyete bozuklukları, genellikle kaçınma davranışları ve endişeyle başa çıkmak için kullanılan ve kişinin yaşamını kısıtlayan stratejilerle ilişkilidir (örneğin erteleme, sosyal izolasyon, ellerini çok sık yıkama, en ufak bir fiziksel belirtide hastaneye gitme gibi) ACT, bu kaçınma döngüsünü kırmayı ve bireyin değerlerine uygun yaşamaya odaklanmasını amaçlar. Bu da anksiyeteden kaçınmak yerine anksiyete ile beraber değerli bir hayat yaşamayı mümkün kılar. 

Anksiyete Bozuklukları ve Şema Terapi

Şema terapi; bilişsel-davranışçı terapi, bağlanma kuramı, psikodinamik ve duygu odaklı terapilerin unsurlarını birleştiren bütünleştirici bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bireyin temel inançlarını, duygularını ve davranışlarını şekillendiren “şemaları” ele alır. Şemalar, çocukluk döneminde yaşanan deneyimlerden kaynaklanır. Anksiyete bozukluklarında rol oynayan şemalar genellikle güvensizlik, değersizlik veya kontrol kaybı gibi temalarla ilgili şemalar olabilir. Terapide erken dönem uyumsuz şemalar (kişiyi engelleyen ve olumsuz etkileyen duygusal ve bilişsel kalıplar) ve şema modları (anlık duygusal durumlar) tanımlanmaya ve değiştirilmeye çalışılır.