Sosyal Medya ve Yalnızlık Duygusu
Günümüzde sosyal medya günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Eşimizle, çocuklarımızla, dostlarımızla, iş arkadaşlarımızla ya da yabancı kişilerle olan iletişimimiz büyük bir oranda sosyal medya aracılığıyla gerçekleşiyor. Sosyal medyayı en sık kullanan yaş grubu ise genç yetişkinler. Günümüzde artan sosyal medya kullanımı yüz yüze iletişimin yerini ekran aracılığıyla kurulan iletişime bıraktı. Peki sosyal medya yeterli aidiyet duygusu yaratmada yeterli mi ve kişinin yalnızlığını hafifletmeye yetiyor mu? Ait hissetme ihtiyacının önemi ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Günümüzde bu soru psikologların dikkatini sıkça çekiyor ve ortaya önemli bir soru çıkıyor. Sosyal medya kullanımı insanların yalnızlık duygusunu arttırıyor mu yoksa yalnızlık duygusu fazla olan kişiler daha fazla sosyal medya kullanmaya mı meyilli?
21. yüzyılda insanların birbirleri ile bağlantıda kalmalarına yardımcı çok fazla cihaz ve teknolojiye sahip olmasına rağmen, yalnızlık duygusu şimdiye kadarki zamanların en yüksek seviyesinde (Guo, 2018). Araştırmalar sosyal medya kullanan kişilerin kullanmayan kişilere oranla daha fazla bağlantıda olduklarını fakat daha yalnız hissettiklerini söylüyor.
Sırada beklerken, yemeğimizin gelmesini beklerken ya da buluşacağımız kişinin gelmesini beklerken elimiz hemen telefonumuza gidebiliyor ve çevremizle olan bağımız büyük ölçüde kopuyor. İletişim kurarken kaygılanan kişiler sosyal medya aracılığıyla yeni kişilerle daha kolay tanışıyor ve tanıştıkları kişilerle daha az kaygılı bir biçimde iletişimlerini sürdürüyor. Sosyal medya kısa vadede sıkıcı anları daha eğlenceli hale getirse de ya da iletişim kurmayı kolaylaştırsa da, uzun vadede yalnızlık duygusunu azaltmada etkili değil ve yarattığı aidiyet hissi çok kolay kayboluyor.
Sosyal Medya Kullanımını Bırakmalı Mıyız?
Araştırmalara göre sosyal medya kullanımını günde yaklaşık 30 dakika ile sınırlandırmak, iyi oluş halinde önemli iyileşmelere yol açıyor. Çoğu kişi gün boyu dürtüsel bir biçimde, farkında olmadan telefonlarını eline alıyor ve ekran karşısına geçiyor. Gün içinde ekranda geçirdikleri sürenin ne kadar olduğu sorulduğunda ise genellikle net bir cevap veremiyor. Ekran kullanımını azaltmanın ve günde 30 dakika ile sınırlamanın en önemli adımı, gün içinde bu sürenin ne kadar olduğunu fark etmeyle başlamaktır. Bunun için kendinize küçük hatırlatmalar yapabilir ve bu süreyi not edebilirsiniz. Sosyal medya kullanımını tamamen bırakmak belki mümkün olmasa da, kullanımının sıklığını ve süresini azaltmak bile yaşam kalitesini arttırmada yeterli.
Eğer aşağıdaki sorulara cevabınız çoğunlukla evet ise ekran kullanımı ile ilgili bir problem yaşıyor olabilirsiniz. Eğer bu problem yaşamınızı olumsuz etkilemeye başladıysa, sosyal medya kullanımı alışkanlıklarınızı gözden geçirmek ve psikolojik destek almak ,yaşam kalitenizi arttırmanıza yardımcı olacaktır.
- Sosyal medya hesaplarınızı kontrol etmediğinizde içinizde bir kaygı mı yükseliyor?
- Arkadaşlarınızla sohbet ettiğiniz sırada sık sık sohbeti kesip cep telefonunuzu elinize mi alıyorsunuz?
- Sosyal medyada geçirdiğiniz süre hakkında yalan söylüyor musunuz?
- Arkadaşlarınızdan ya da ailenizden sürekli uyarı mı alıyorsunuz?
- Çok fazla kişiyle online bağlantı kuruyor fakat gerçek aidiyet duygusunu hissedemiyor musunuz?
- Yapmanız gereken işleri çok fazla erteliyor ve işlelerinizi halletmek yerine zamanınızın çoğunu sosyal medyada mı geçiriyorsunuz?
- Gece geç saatlere kadar ekran karşısında olduğunuz için sabahları uykunuzu almadan mı uyanıyorsunuz?
Melissa G. Hunt, Rachel Marx, Courtney Lipson, and Jordyn Young (2018). No More FOMO: Limiting Social Media Decreases Loneliness and Depression. Journal of Social and Clinical Psychology: Vol. 37, No. 10, pp. 751-768. (Makale için tıklayınız.)