ozge logo light
İletişim
[email protected]
0530 447 69 43
Kültür Mahallesi 1380 Sokak Alyans Apartmanı B Blok No:4 D:12, 35220 Konak / İzmir
Sosyal
Image Alt

Çocukluk Anıları Bugünün İlişkilerini Nasıl Etkiliyor?

Beraber olduğunuz kişiler değişse de kendinizi aynı ya da benzer problemlerle uğraşırken mi buluyorsunuz? Eşinizin en ufak bir olumsuz davranışını “terk ediliyorum” şeklinde yorumlayıp  kaygılanıyor musunuz? Ortada gerçek bir sebep olmaksınızın ansızın öfkeleniyor ve bu öfkenize kendiniz bile anlam veremiyor musunuz?

Eğer bu sorulardan bazılarına cevabınız evet ise yaşadığınız problemler şema aktivasyonu sonucunda yaşanıyor olabilir. Şema terapi odaklı ilişki terapisi ile şema aktivasyonu sonucunda oluşan yaşam tekrarlarını keşfetmek ve anlamak mümkündür

Şema, kökeni erken çocukluk dönemindeki zorlayıcı durumlara dayanan duygu, düşünce ve anıların bir görüntüsüdür. Şema aktivasyonu sonucunda hissettiğimiz olumsuz duygular oldukça güçlüdür ve bize bir şeylerin ters gittiğini düşündürür. 

Travmatik çocukluk deneyimlerinin psikolojik iyi oluş hali üzerindeki etkisi, uzun yıllardır bilinen ve araştırılan bir konudur. Cinsel taciz, duygusal ya da fiziksel istismar, anne ya da babamın erken yaşta kaybı gibi daha ciddi yaşamsal sorunlar dışında fark etmediğimiz ama bizde iz bırakan deneyimler de yetişkinlikte yaşadığımız kişiler arası problemlerin temelinde yer alabilir.

Araştırmalar erken dönem uyumsuz şemalar ile evlilikten alınan doyum arasında bağlantı olduğunu göstermektedir. Bireyde erken dönem uyumsuz şemalar arttıkça evlilikten alınan doyum ve hissedilen yakınlık duygusu azalmaktadır. 

Çocuklukta yaşanan olumsuzluklar her zaman açıkça fark edilmeyebilir. Geriye dönüp baktığımızda oldukça güzel bir çocukluk geçirdiğimizi söyleyebiliriz fakat farkında olmadığımız karşılanmamış duygusal ihtiyaçlarımız olabilir. Hatırladığımız kötü anılarımız yoktur fakat ihtiyacımız olan olumlu deneyimlerin sayısı da oldukça azdır. Aşağıdaki örnekler temel duygusal ihtiyaçların karşılanmasını engelleyen deneyimlere örnek olarak verilebilir. Ancak unutulmaması gereken nokta herkesin bu deneyimlerden aynı şekilde etkilenmeyeceğidir. 

  • Zor kararlar verirken ya da bir hata yapıldığında bir göstericinin olmaması. 
  • Daha küçük bir çocukken ailede yaşanan sorunların kendi suçu olduğunu düşünmek. 
  • Duygularını kolayca ifade edemeyen ebeveynler sebebiyle duyguları özgürce  ifade etmenin zayıflık olduğunu düşünmek.
  • Sık sık şehir ya da okul değiştirmek zorunda kalmak ve  her zaman yeni gelen çocuk olmak. Kendini grupların dışında hissetmek. 
  • Anne ve babanın işten eve geç gelmesi nedeniyle yalnız yemek yemenin alışkanlık haline gelmesi. 

Bütün bu deneyimlerde ortak olan nokta temel duygusal ihtiyaçların çok erken yaşlardan itibaren karşılanmamış olmasıdır. Bu karşılanmamış ihtiyaçların izlerini zaman zaman eşimizle olan ilişkimizde görebiliriz. İlişki terapisinde bu problemlerin hangi şemalar sonucunda oluştuğunun keşfedilmesi mümkündür.

Anne ve babasının yoğun çalışma saatleri nedeniyle akşam yemeklerini yalnız yiyen, okul gösterisi gibi önemli günlerinde anne ve babasının desteğini göremeyen çocuğu ele alalım. Bu çocuk sıklıkla kendini yalnız ve terk edilmiş hissetmiştir. Eğer duygusal destek görebileceği ilişkiler geliştiremezse duygusal yoksunluk şeması güçlenir. Kökeni çocukluğuna dayanan duygusal yoksunluk şeması ise evliliğinde sık sık problemlere yol açar. Örneğin eşinin o akşam eve geç geleceğini öğrendiğinde yoğun bir terk edilmişlik ve yalnızlık duygusu hisseder. Sanki geçmişteki film tekrarlanıyor gibidir. Yoğun duygusal tepkisine kendisi bile anlam veremez ama yaşadığı olumsuz duygular çok gerçekçidir. Kendini yalnız bıraktığı için eşine öfkelenmekten kendini alamaz. Eşine bağırır ve kendisini evde tek başına bıraktığı için utanması gerektiğini söyler. Eşi ise sadece bir gece eve geç gelecek olması sonucunda karşılaştığı öfkeden dolayı kendini kısıtlanmış hisseder ve karşı saldırıya geçer. Karşı saldırı sonucunda kendini yalnız hisseden eşin olumsuz duyguları daha da güçlenir ve istenmeyen bir döngü başlamış olur. Bu senaryoda asıl problemin eşin eve geç gelmesi olmadığını  fark etmiş olmalısınız. Yoğun terk edilmişlik ve yalnızlık duyguları şema aktivasyonu sonucunda oluşmuştur. Çünkü ortada gerçek bir terk edilme veya yalnızlık yoktur.

Çocukluk yaralarını iyileştirme

Duygusal yoksunluk şeması olan eş ilk olarak içinde bulunduğu döngüyü fark etmelidir. Daha sonra duygusal yoksunluk şemasının yaşamındaki etkisini azaltmak için çalışmalıdır. Şema terapi bu anlamda oldukça faydalı ve etkinliği bilimsel olarak desteklenmiş bir yöntemdir.

Şema Terapi, özellikle yaşam boyu süregelen, kendini tekrarlayan yaşam sorunlarını tedavi etmede etkili bir psikoterapi yöntemidir. Şema terapinin en önemli özelliği, yetişkinlikte yaşanan güncel problemleri anlamak için çocukluk deneyimlerine yaptığı vurgudur. 

Birey, işlevsel olmayan örüntülerin kökenlerini öğrendiğinde, yaşam ve ilişkiler anlam kazanmaya başlar. 

Şema terapi odaklı ilişki terapisi ile kendi şemalarınızı tanımanız ve şema aktivasyonu sonucunda sergilediğiniz davranışlarınızı fark etmeniz mümkündür.  Bu şekilde hem eşinizle yaşadığınız anlaşmazlıkların nasıl üstesinden geleceğinizi hem de ilişkinizi nasıl sağlamlaştıracağınızı öğrenirsiniz. Terapide amaç, güncel durumu mümkün olduğunda “eski gözlük” olmaksızın nesnel bir şekilde algılama becerisini geliştirmektir.