Çocukluk Deneyimlerinin Bugüne Etkisi: Şemalar
Çocukluk Deneyimlerinin Bugüne Etkisi: Şemalar
Şemalar, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde yaşanan deneyimler ile şekillenen bilişsel çerçevelerdir. Bu çerçeveler, belirli durumları nasıl yorumlayacağımızı ve onlara nasıl yanıtlar vereceğimizi belirler. Kendimizi, diğer insanları, başımıza gelen olayları ne şekilde algılayacağımızı etkiler. Kısacası, dünyayı algılama biçimimizde birer mercek görevi görürler.
Nasıl her çocuğun barınma ve beslenme gibi fiziksel ihtiyaçları varsa duygusal ihtiyaçları da vardır. İnsanın sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için hem fiziksel hem de duygusal ihtiyaçlarının yetercince karşılanması gerekir. Şemalar genellikle çocukluk ve ergenlik döneminde temel duygusal ihtiyaçların karşılanmaması sonucunda gelişir. Çocukluk ve ergenlik dönemi, bireyin duygusal gelişimi için kritik dönemlerdir. Yetişkinlik döneminde tekrar eden sorunlar aslında çocukluk döneminde oluşan uyumsuz şemaların sonucudur.
Kaç Farklı Şema Vardır?
Şemaları karşılanmayan ihtiyaçlara göre 5 alanda inceleyebiliriz.
Alan 1: Kopukluk ve Reddedilme
Karşılanmayan ihtiyaçlar: Güvenlik, korunma, istikrarlı ilişkiler, bakım, empati, duyguların paylaşılması, kabul görme ve saygı
Ailenin tipik kökeni: Reddedici, kısıtlayıcı, yalnız bırakan, şiddetli tartışma ortamı yaratan, belirsiz-tutarsız davranışlar sergileyen, istismar eden, duygusal olarak soğuk bakım verenler.
- Terk Edilme / İstikrarsızlık Şeması
- Duygusal Yoksunluk Şeması
- Kusurluluk / Utanç Şeması
- Sosyal İzolasyon / Yabancılaşma Şeması
- Kötüye Kullanılma / İstismar Şeması
Alan 2: Zedelenmiş Özerklik ve Performans
Karşılanmayan ihtiyaçlar: Bağımsız hareket etme, başarılarının desteklenmesi, kendine güven, gerçekçi beklentiler, çocuğun yeteneklerini göstermesi için desteklenmesi
Ailenin tipik kökeni: Çocuğu bağımsız hareket etmesi için teşvik etmeyen, kendi başına karar almasına izin vermeyen, aşırı koruyucu, kontrolcü, başarı odaklı, eleştirel, kıyas yapan bakım verenler.
- Bağımlılık / Yetersizlik Şeması
- Dayanıksızlık / Tehlikeye Karşı Aşırı Hassasiyet Şeması
- Başarısızlık Şeması
Alan 3: Zayıf Sınırlar
Karşılanmayan ihtiyaçlar: Sağlıklı ve gerçekçi sınırlar, yönlendirme, sorumluluk alma, işbirliği içinde çalışma
Ailenin tipik kökeni: Çocuğu fazla serbest bırakan, ilgi alanları ve yeteneklerine göre yönlendirmeyen bakım verenler.
- Haklılık / Büyüklenmecilik Şeması
- Yetersiz Özdenetim / Özdisiplin Eksikliği Şeması
Alan 4: Başkası Odaklı Olma
Karşılanmayan ihtiyaçlar: Koşulsuz kabul, sevgi, onay, sosyal kabul
Ailenin tipik kökeni: Çocuğu olduğu gibi kabul etmeyen, sevgi ve takdiri koşullu veren, kendi duygu ve ihtiyaçlarını ön planda tutan bakım verenler.
- Boyun Eğicilik Şeması
- Kendi Kendini Feda Şeması
- Onay Arama / Dış Odaklılık Şeması
Alan 5: Aşırı Uyarılma ve Baskılama
Karşılanmayan ihtiyaçlar: Spontan duygularını ifade etme, mutluluk, haz, rahatlama, ihtiyaçlarını dile getirme
Ailenin tipik kökeni: Katı, talepkar, cezalandırıcı, hata yapmaktan kaçınmak adına mutluluğu engellemeyi teşvik eden, çocuk eğer sürekli dikkatli ve tetikte olmazsa her şeyin alt üst olacağı mesajını veren bakım verenler.
- Karamsarlık / Olumsuzluk Şeması
- Yüksek Standartlar Şeması
- Duygulara Duyarsızlık Şeması
Şemaların nasıl işlediğini daha iyi anlamak için “yetersizlik şeması” üzerinden bir örnek verelim. Düşünün ki bir kişi, çocukluğunda ebeveynlerinden yeterince takdir ve onay almamış. Belki ebeveynleri, başarılarını hep göz ardı etmiş ya da yaptığı her hata karşısında sert tepkiler vermiş. Böyle bir ortamda büyüyen çocuk zamanla “Ben yeterince iyi değilim” düşüncesini geliştirebilir. Bu düşünce, yetersizlik şemasının temellerini atar.
Yetişkinlikte Şemanın Aktifleşmesi:
Birey şimdi bir iş ortamında ve bir sunum yapma fırsatı ile karşı karşıya. Ancak, geçmişteki olumsuz deneyimler aklında yankılanmaya başlıyor. Aynı çocukluğundaki duygular su yüzüne çıkıyor. Sunum sırasında birkaç hata yapınca, bu hatalar hemen onun yetersizlik şemasını tetikliyor. Aniden, kendi yeteneklerine dair olumsuz düşünceler oluşuyor. “Acaba yine başarısız mı oldum?” sorusu kafasını kurcalıyor.
Davranışsal Tepkiler:
Bu olumsuz duygularla baş etmek için birey, doğal olarak kendini geri çekme eğilimi gösterebilir. İş yerinde daha az görünür hale gelmek, toplantılara katılmaktan kaçınmak ya da projelere gönüllü olmaktan çekinmek gibi davranışlar sergileyebilir.
Şemanın Daha Katı Hale Gelmesi:
Birey yetersizlik şemasına uygun davranışlar sergiledikçe, bu davranışlar geçmiş deneyimlerini doğrulamaya başlar. “Yetersizim” düşüncesi kendini gerçekleştiren kehanete dönüşür. Sunum yapmaktan kaçındıkça, “Ben yetersizim” inancı daha da pekişir. Çünkü başarılı olma fırsatlarını değerlendirmedikçe, başarılı olma şansı da ortadan kalkar.
Durumun Gereksinimlerine Uymama:
Oysa sunumdaki hatalar aslında işin doğası gereği normaldir. Bu hatalara rağmen genel olarak iyi bir performans sergilemek mümkündür. Ancak yetersizlik şeması, mevcut durumu geçmişten gelen katı düşünceler (asla hata yapmamalıyım, ne kadar çabalasam da başarılı olamam vs. ) ile değerlendirmesine neden olur. Bu da onun iş yerinde daha fazla geri çekilmesine ve fırsatları kaçırmasına yol açar.
Sonuç olarak, şemalar geçmiş deneyimlerin bir yansıması olarak şekillenir. Geçmiş deneyimlerin bıraktığı izler de gelecekteki davranışları etkiler.
Ancak şemaların farkına varmak ve onları sorgulamak, bir değişim yaratmanın ilk adımıdır.
Şema Terapinin Amacı
Şemalar kişinin çocukluk döneminde gelişmeye başladığı ve uzun süredir devam ettiği için, terapi dışında bu şemaları fark etmek her zaman kolay olmayabilir. Terapi sürecinin temel hedefi danışanların işlevsiz yaşam döngülerini fark etmesi ve değiştirmesidir. Böylece temel ihtiyaçlarının karşılanmasının önündeki engeller kaldırılmış olur.
Terapi sürecinde şemaların fark edilmesi ve isimlendirilmesi ilk adımdır. Ancak bu farkındalık değişim için yeterli değildir. Daha sonra bu şema ile ilgili duyguların düzenlenmesi, şema kaynaklı işlevsiz düşüncelerin yeniden yapılandırılması ve en sonunda davranışsal düzeyde değişim hedeflenir.
Şema Terapisinin Avantajları
Şema terapi, Young (1990; Young, Klosko ve Weishaar, 2003) tarafından bireysel psikoterapi için geliştirilmiştir. Bilişsel, deneyimsel duygu odaklı ve davranışsal kalıpları kıran müdahaleleri birleştirir. Birçok farklı psikolojik sorunun tedavisinde kullanılır. Bilişsel davranışçı terapi (BDT), bağlanma teorisi, psikodinamik terapi ve gestalt terapi gibi farklı yaklaşımları birleştirir.
- Uzun süredir devam eden sorunlarla ilgilendir.
- Geçmiş ve bugün arasında bağ kurmayı sağlar.
- Danışanı karşılanmayan duygusal ihtiyaçları konusunda sorumluluk almaya yönlendirir.
- Bütünseldir. Bilişsel, duygusal ve davranışsal düzeyde bir yaklaşım benimser.
- Bağlanma sorunları ile ilgili çalışır.
- Kısa vadeli iyilik hali yerine uzun vadeli kalıcı değişimi hedefler.
- Gelişimsel bir perspektife dayanarak bireyin yaşamını anlamaya çalışır.